GÖNEN KÖY ENSTİTÜSÜ, Halkımızın ilk yerleşim yeri eski pazaravdan köyü iken 1950'li yıllardan itibaren şimdiki yerleşim yeri olan Kızılkaya beldemize göç olmuştur.

Eski Pazaravdan köyümüz Kızılkaya beldemize dört kilometre uzaklıktadır. O dönemlerde Kızılkaya'dan yola çıkınca eski köye varıncaya kadar sağlı sollu bağlar, bağ evleri ve birçok ağaçlar bulunurmuş. Denk gelirse at arabasıyla denk gelmezse yürüyerek gidilirmiş. Köye yaklaşınca biraz rampa biraz yokuş önünüze çıkar. Eski büyüklerimiz bu yokuşta at arabalarının zorlandığını söylerler. Daha sonra solda şırıl şırıl akan bayır çeşmesi. Suyu çok lezzetlidir. Bu yokuşu geçtikten sonra köyümüz ve güzellikleri ortaya çıkar. Hemen köyün girişinde sağda Köy okulu. Bu okulda iki derslikten ibaretmiş. Bir sınıfta 1.2. ve 3. Sınıflar, diğerinde 4. ve 5. Sınıflar okurmuş. Yolun sol tarafında su kuyuları, biraz ileride köy çeşmesi ve hemen onun yanında tarihi eski camimiz varmış. Hala bu eski köy camimiz koruma altındadır. Köyümüz iki dağ arasında bulunmaktaydı. Bazı evler dağın yamacında, bazı evlerde yolun sağına ve soluna yerleşmişti. Evlerin temeli ve duvarları taştan yapılmış üst kısımlarında ahşap doğramalar bulunmaktaydı.

Yani...

Muhteşem tarihi evler.

Bu evler  Kışın sıcak, yazın ise soğuk olurdu.

Eski büyüklerimiz, ustalarımız, o zor yaşam şartlarında daha sağlam ve daha sağlıklı evler yapmışlar gibi...

Şimdikilerin düşünmesi gerekir !!!

Hele deprem felaketlerinden sonra birçok kez düşünmesi gerekir !!!

Eski pazaravdan halkımızın geçim kaynağı tarım ve hayvancılıkmış. Okuma ve yazma oranı çok yüksekmiş. Eğitime çok önem verilirmiş. Köyümüze öğretmen olarak gelen Koca Öğretmen adıyla ünlü Hasan Uysal Hocanın çok faydası olmuş. Daha sonra köylümüz olan Abdullah Ulusan ve Musa Yöntem köyümüzde öğretmenlik yapmışlar. Bu kişiler hem çok iyi bir insan, hemde çok iyi eğitimciler. Birçok kişinin okumasına ve topluma yararlı kişiler olarak yetişmelerine katkı sağlamışlar.

Bu Öğretmenlerimizden Allah razı olsun. Mekanları cennet olsun.

KÖY ENSTİTÜLERİ

Ayrıca;

Cumhuriyetin kuruluş döneminde de eğitime ve öğretmen yetiştirme konularına ayrıca önem verilmiş, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” derken Türk insanının eğitiminde en önemli görevi öğretmenlere yüklemiştir. Daha sonra 1940 yılında Türkiye’de nitelikli öğretmen yetiştirme alanında devrim niteliği taşıyan Köy Enstitüleri kurulmuştur. Köy Enstitüleri, neredeyse tüm Anadolu'nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak ilkokul mezunu zeki köy çocuklarının bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kurulmuştur. Tamamen Türkiye'ye özgü olan bu eğitim projesini 28 Aralık 1938 tarihinde milli eğitim bakanı olan Hasan Âli Yücel bizzat yönetmiştir.

Kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için, iş içinde eğitim ilkesi tatbik ediliyormuş Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri varmış.

Köy Enstitüleri’nin duvarında harika bir yazı varmış;

“BURADA HİÇBİR BALIK UÇMAYA,

HİÇBİR KUŞ YÜZMEYE ZORLANMAZ"

Tek kelimeyle;

Harika...

PAZARAVDAN'DAN YETİŞEN O BÜYÜK ÖĞRETMENLER

Eski pazaravdan köyümüzde gerek koca öğretmen, gerek Abdullah hoca, gerekse Musa hocalarımızın katkılarıyla okuma yazma oranı çok yükselmiş ve hatta Gönen Köy Enstitüsü'ne birçok köylümüz, sınavları kazanarak öğretmen adayı olarak okumaya gitmişlerdir.

Selahattin Erkan, Osman Özmen, Erol Atasoy,  Muhammet Özçelik, Necati Mordağ, Zeki Kaya, İsmet Şen, Sebahattin Atalay, Bayram Altınay, Nebahat Altınay, Süleyman Candan, Mevlüt Motor, Mehmet Bülbül, Şükriye Bülbül, Ramazan Özmen, Hakkı Sağlam, Şeref Özcan, Ahmet Ak, Mehmet Motor, Mehmet Uysal, Salih Uysal, Hasan Uysal...

Bu isimlerin hepsi Gönen köy enstitüsü mezunu eğitim neferleridir. Hepside çok faydalı büyük öğretmenlerdir. Hepsinden Allah razı olsun. Ölenlerimizin mekanı cennet olsun.

Gönen mezunu olmayıp beldemizden yetişen yüzlerce öğretmenlerimiz var. Yurdumuzun her bölgesinde hizmet ediyorlar. Tek tek hepsine teşekkür ediyorum. Allah öğretmenlerimizi başımızdan eksik etmesin. İsimlerini hatırlayamadıklarım kusura bakmasın.

Köylümüz olup beldemizde öğretmenlik yapan büyüklerimize, kardeşlerimize teşekkür ediyorum.

Beldemiz İlk ve ortaokulunda müdürlük yapan ve okullarımızın gelişmesinde katkısı olan;

Selahattin Erkan, Turan Özcan, Mevlüt Motor,  Bekir Avdanlı'ya

Lise Müdürümüz Aydın Özdemir'e çok teşekkür ediyorum.

*******

Bu öğretmenlerimizden eski okul hatıralarını dinlemek çok hoşuma giderdi. Anlattıklarını can kulağıyla dinlerdim. Eskiden çok zor şartlarda okumuşlar.

İlkokulu bitirince yaklaşık 11-12 yaşlarında bilmediğin bir yere yatılı okula gidiyorsun!!!

Kolay değil...

Eskiden birde fakirlik var !!!

Yazın okul tatil olunca, ailenle beraber çalışıp onlara yardım ediyorsun.

HATIRALAR

Bu kişiler okul açıldığında en az üç gün önce yola koyulurlarmış. Eskiden tahtadan bavullar varmış. Bu bavullara giyecek ihtiyaçlarını koyarlarmış.

Anayol köyden en az 7 kilometre.

Eğer at arabası bulurlarsa onunla, bulamazlarsa yürüyerek anayola çıkarlarmış. Burdur-Antalya anayolu eskiden toprak stabilizeymiş. Saatlerce araba geçmesini beklerlermiş. Bazen bir Kamyon dururmuş. Birçok öğrenci olduğundan Kamyonun kasasına binerlermiş. Yol toz olduğundan kamyonun üstünde resmen toz yutardık diyorlardı. Burdur'a varınca Tren'e binerlermiş. Gümüşgünde indiklerinde gece karanlık olmaya başlarmış. Gönen'e gitmek için araba beklerlermiş. Bazı zamanlar yürüyerek gittiğimiz bile olurdu diyorlardı.

Düşünebiliyormusunuz!!!!

Ne cefa çekmişler...

Okul günlerini'de anlatmışlardı...

Sabah 7’de kalkış, 7.30’da alanda, top sahasında toplanma, sabah yürüyüşü, beden eğitimi, ısınma çalışmaları, neşe ile halk oyunları çalışmaları yapılır, bütün bunların ardından 9 gibi kahvaltıya geçilirmiş.

Ardından müteala, 2 saat derse hazırlık yaparlarmış. Dört saat kültür dersi varmış, dört saat de tarım, hayvancılık, zanaat dersleri, uygulamalı marangozluk, duvarcılık, dokumacılık, müzik, demir doğrama dersleri varmış. Her konudan eğitim alırlar, tarlada kendileri ekip biçerlermiş.

Sınıftan çok sahada olduklarından, yalnızca öğretmen değil, ikinci bir meslekleri olduğunu da söylerlerdi.

Marangozcu, meyveci, sebzeci....

İŞTE BİZ BU ÖĞRETMENLERİN ÖĞRENCİSİYDİK