Bu konu özellikle son 20 yıldır çok işlenir, çok gündeme gelir ancak gıdım gıdım ilerlenir..

Bu hususta görüşüm net ve kaç kez tekrarladım, hadi bir kez daha yazayım..

Sokak hayvanları sorunsalını kim çözecek?

Kamu ya da devlet..

Nasıl?

Türkiye’de toplam sokak hayvanı sayısı belirlenip, kimliklendirilmesi ve toplu kısırlaştırılması..

Bu operasyon mezra, köy, ilçe ve illerin hepsinde ve aynı zaman diliminden olmalı ki sonuç alınsın..

Yapıldı mı şimdiye kadar?

Hayır..

Hiç mi bir çaba yok?

Var tabii ki, ancak hep bölük pörçük iş yapılıyor, örneğin Bucak ilçesi yapıyor, diğer ilçe yapmıyor, hatta başka ilçeye taşıma yapılıyor..

Peki, Avrupa nasıl çözmüş?

Gidin Avrupa başkentlerine (Paris, Viyana, Belgrad, Roma gibi) sokakta, caddede tek bir sokak hayvanı bulunmuyor..

Ne yapmışlar?

Doğru-yanlış/etik-etikdışı ama bir karar almışlar ve uygulamışlar..

Sorunu da kökünden çözmüşler..

Neymiş sistem?

Tüm sokak hayvanları toplanmış bir barınakta, 1 ay süreyle bakılmış, hastaysa tedavi edilmiş, aşıları yapılmış ve sahiplenmesi beklenmiş..

Vatandaş gidip; cipli kimliği ve tüm aşıları yapılan sokak köpeğini alırsa ya da sahiplenirse mesele yok, peki, alınmayanlar ne oluyor?

Maalesef uyutuluyor.. (Doğru mu, yanlış mı tartışılır)

Böylece sorun kökünden hallediliyor..

Türkiye ise son 20 yıldır arafta bekliyor, ne böyle yapıyor, ne de öyle yapıyor, sürüncemede duruyor, elbette sokak hayvanları sorunsalı da hep devam ediyor..

Bu meselenin tartışılacak başka da bir tarafı yoktur..

İflah olmaz bir hayvan-sever olarak; kaleme aldığım bir hikaye okuyalım..

MİNİK KEDİ VE AHMET

Ahmet, ailesinin işi nedeniyle yaşadığı ilçede okul henüz yeni açılmıştı ve ilkokul 4.sınıfa devam ediyordu.. 

Tam gün öğrenim gören Ahmet, okuldan çıkmış, çantası sırtında, avare gibi kaldırımda yürüyordu.. 

Sonbahar mevsimi, tam anlamıyla sararan yaprakları yansıyor, hafif rüzgar esiyor ve sararıp düşen yaprakları sağa sola savruluyor ama ağaç altından çok fazla uzaklaşmıyordu..

Akasya ağacının altında çok fazla renklere sahip yumuşacık tüyleri, kapkara gözleri olan minik kedi çaresizce kıvrılmış yatıyordu..

Ahmet, minik kedinin yanına yaklaştı ve ona daha yakından baktı..

Minik kedi hiç kıpırdamadı ve kaçmadı..

Minik kedi istese de kaçamazdı. Çünkü kaçmaya takati ve hali kalmamıştı..

Aç ve susuz kaldığı saatler artmış, neredeyse 2 güne yaklaşmıştı..

Ahmet, yumuşak tüyüne elini uzattı..

Minik-çaresiz kedi, cansız ve cılız bir sesle MİYAV diyebildi..

Ahmet ile MİYAV sesi ilişkiye geçti..

O ses Ahmet’in zihnine düştü artık..

Minik kedi için belki de ölüm öncesi son şansı Ahmet’tir..

Ahmet, yumuşak tüylü minik kediyi kolunun üstüne aldı..

O anda Ahmet’in aklına annesinin sıkı TEMBİHLERİ geldi:

‘’Sakın sokakta kedilere dokunma, mikrop kaparsın! 

Sakın sokakta kedileri sevme, hasta olursun!’’

Ahmet, annesini mutlaka ikna edeceğine inanarak minik kediyle beraber eve doğru yola koyuldu.

Minik kedi hiç tedirgin olmadı, hiç kaygılanmadı, hiç hırçınlaşmadı, sadece başına ne geleceğini bilemeden gidiyordu başka bir yere..

Ahmet’in annesi ise işten eve erken gelmiştir..
Ahmet için tost gibi hafif yiyecek ve içecek hazırlamıştır..
Kanepeye uzanmış ve Ahmet’in zil sesini beklemektedir..
Hafif uyuklar ve rüya görür..

Ahmet’in kucağında minik bir kedi vardır. Minik kedi konuşmaya başlar:
‘’Anne lütfen beni kabul et! 
Anne lütfen bana yemek ve su ver!’’
Anne lütfen bana yuva ol!

Zil sesiyle anne irkilerek uykudan ve rüyadan uyanır..

Hemen kapıya koşar ve Ahmet’i rüyasında gördüğü kediyle beraber görür..

Anne, Ahmet’i çok içten öper ve sorar:

-Oğlum bu minik kediyi nereden buldun?

-Anneciğim okuldan gelirken bir ağaç altında yatıyordu ve çaresizce bakıyordu, dayanamadım aldım, getirdim..

-Öyle mi?

-Anneciğim kızmadın bana değil mi?

-Hayır, seni takdir ediyorum, çaresiz canlılara yardım etmeyi bana bile öğrettiğin için çok ama çok teşekkür ederim..

Minik kedi o akşamı huzurlu ve güvenli bir şekilde geçirdi.. 

Ertesi gün Ahmet ve annesi en yakın veteriner kliniğine gidip minik kedinin aşılarını yaptırdılar..

Minik kedi, Ahmet, annesi uzun yıllar beraberce yaşadılar..

Yeni yazımda görüşmek üzere sağlıklı ve sevgiyle kalın..
Sosyal medya adreslerim:
İnstagram: @omerozdamar
Facebook: https://www.facebook.com/omerozdamar62
Tiktok: https://www.tiktok.com/@omerozdamar15