CORONA virüsü dünyayı saralı 5-6 ay oldu. İşin doğrusu kimse ciddiye almadı. Hani ‘bu da gelir, bu da geçer’ havasıyla hareket etti.

Ancak durumun hiçte öyle hafifsenecek boyutta olmadığı, gün ve gün açığa çıkıyor..

Bakın, ne dendi ilk başta?

Virüs bulaşıyor, akciğere yerleşiyor, bağışıklık sistemi iyi olanı ellemiyor, aksi halde olanı ise ilaç tedavisi, yoğun bakım hatta makineye bağlanmaya kadar süreç ilerliyor..

Son 1 haftada Çin’den, Fransa’dan, ABD’den ve Türkiye’den gelen virüs bilgileri bende şok edici etkisi yarattı..

Neden mi?

Virüs artık akciğer dışında beyin, böbrek, karaciğer, kalp, damar kısaca vücudumuzun tüm organlarına saldırıyor ve öyle ya da böyle hasar bırakıyor..

En vahimi ise sürekli mutasyona uğraması nedeniyle stabil tedavi uygulanamıyor. Maalesef aşı da buna dahildir..

CORONA öncesi hayatı ‘’HAVADA BULUT ESKİYİ UNUT’’ özdeyişi dışında tarif edemiyorum.. 

CORONA ile yaşamı uzun yıllar sürdüreceğiz. CORONA ile mücadeleyi hep yapacağız. En az 1-2 yıl daha maskesiz sokağa çıkmayacağız. 65 yaş üstü insanlar için yaşam artık evle sınırlı kalacaktır. Okullar peyderpey uzaktan eğitimle sürdürülecektir.

Bence yeni bir insanlık tarihi yazılıyor ve yaşıyoruz. Hala bunu kavrayamayan ülke insanları gelecekte çok daha fazla acıyla karşılaşacaklar. Eskiyi devam ettirme çabasında olan ülkeler, 1 ya da 2 yıl sonra derin hayal kırıklığı yaşayacaklar..

Yine bence CORONA sonrasına kafa yormak gerekiyor. 

‘’Ne yapalım, neleri planlayalım, üretim modelimizi nasıl değiştirelim, kalabalık şehirleri virüse karşı yönetmek nasıl mümkün olur’’ gibi sorulara yeni fikirler olması lazım..

Ufukta görülen gıda krizidir. ‘Tarımı nasıl büyütürüz?’ üzerine herkesin düşünce üretmesi gerekir..

Hadi biraz da komplo yazayım..

Dua edelim ki virüs suni olsun yani insan eliyle üretilmiş olsun, işte o zaman insanlık için umut olur, hem aşıda hem de ilaçta..
Yok, doğal ise yandık ki ne yandık.. 
İnsanoğlu uzun yıllar uğraşacaktır ama nafile çabadır. Çünkü sistem ‘doğal ayıklanma’ olsun tarafında durmaktadır.. 
 
Neyse daha çok yazarız, çizeriz CORONA hikayesini..

Bir dahaki yazımda buluşmak üzere sevgiyle ve sağlıklı kalın! 

SOKAK GAZETECİSİ
Ömer Özdamar