Küçüklüğümden bu güne İlçemiz olan Bucak, doğal güzelliğiyle, çalışkan ve müteşebbis insanlarıyla, küçük esnafıyla ve sanayi sitesiyle beni çok etkilemiştir.

BUCAK TAŞIN AŞ OLDUĞU YER

Kızılkaya beldemizde 1970-1990 yılları arası yüze yakın kamyoncu esnafı vardı. Bu esnaflarımız araçlarının tamir bakım ve onarımını eski Bucak sanayisinde yaparlardı. Araç tamirciliğinin başarısı ile Bucak'ın adı Türkiye çapında tanınıyordu. O yıllarda Türkiye’nin her tarafından kamyon tamirciliği ve karoser yapımı için birçok kamyon esnafı Bucak Sanayisi’ne gelmekteydi.

photo1694850049

Belediye başkanlığı yaptığım dönemlerde sık sık Ankara'ya giderdim. Bir gün Ankara’da bir vatandaş plakamızı görünce yanıma gelip,

"Burdur'lu musun?" diye sormuştu.

Evet deyince, eski kamyoncu olduğunu ve Bucak Sanayisine çok geldiğini söylemişti. Bu beni çok gururlandırmıştı.

Çocukluk yaşlarımda Bucak'ta bulunan küçük esnafların çalışkan ve güleryüzlü olması da beni çok etkilemiştir.

Annem, 1970 yılından emekli olduğu 1984 yılına kadar Kızılkaya'da ebe olarak çalışmıştı. Komşu köylere'de bakıyordu. Ayda bir Bucak'a gider raporlarını Hükümet tabipliğine bırakırdı. Ufak yaşlarımda bazen beni de götürürdü. Bucak'a gideceğim günün gecesi çok heyecanlanırdım.

Sabah yola çıkardık. Bazen otobüsle bazende kasabamızda bulunan Murat 124 taksi dolmuşlarla giderdik. Murat taksiler sağlam ve çok güzel arabalardı. Uzun ve kısa yol denmez her yere gidilirdi. O dönemde Türkiye'de arabayla hacca gitmek serbest bırakıldığı için halk bu otomobillerle hacca gitmiş ve bu yüzden araç Hacı Murat lakabıyla anılmıştı.

photo1694850049 (1)

Ayrıca eskiden Bucak'ta Chevrolet impala taksi dolmuşlar da vardı. Hatırlayanlar iyi bilir. Bu araçların binimi çok rahattı. Amortisör sistemi çok iyiydi. Araba hafif fren yaptığı zaman resmen yaylanırdı.

Bucak'a varınca Hükümet binasının önünde dolmuştan inerdik. Daha sonra raporları vermek için Sağlık Ocağına gitmek için yola koyulurduk.

Hükümet binasından yüz metre kadar kuzeye yürüdükten sonra sağa kıvrılırdık. Sağlık Ocağı biraz tepedeydi. Biraz yokuş çıkardık. Çıkarken yolun solunda evler vardı. Bu evlerin birinde Hükümet tabibi Mustafa Tarakçı oturuyordu. Rahmetli Dr Mustafa Tarakçı Bucak'a çok hizmetleri olan birisiydi. Hükümet tabibiydi ve herkes tarafından sevilir sayılırdı.

Sağlık Ocağına varınca annem arkadaşlarına raporları verir ve istişare ederlerdi. Daha sonra Dr Mustafa Tarakçı ile tanışmıştım.

Bucak'ın meşhur doktoru, hükümet tabibi...

HÜKÜMET GİBİ ADAM DERLER YA

Aynen öyle bir adam...

Bilgi ve birikimi çok fazlaydı. Oturması, kalkması ve konuşmasıyla duruşunu belli ediyordu. Mekanı Cennet olsun.

Sağlık Ocağında işimiz öğlene doğru biterdi.

Sağlık Ocağından çıkarken buraya tekrar 1991 yılında doktor olarak gireceğim hiç aklıma gelmemişti o zamanlar...

Yokuştan aşağı yürürdük.

photo1694850049 (3)

Hükümet binasının solundan devam edince şimdiki döner kavşağın solunda Avukat Natık amcanın (BACAK) ofisi vardı. Belkide o zamanlar Bucak'ta Avukat olarak tek o çalışıyordu. Ofisindeyse mutlaka görüşürdük.

Belediye binasının olduğu yere kadar sağlı sollu esnaflar vardı.

Hemen girişte Foto Kral ve Foto Hayat vardı. Camekanlarındaki siyah beyaz fotoğraflara bakarken gözüm dalardı. Her ikiside çok iyi esnaftı.

Daha sonra yürüyerek şimdiki Ziraat Bankasının olduğu yerdeki İnalların büfesine gelirdik. Burada öncelikle günlük gazetemi alırdım. Sıra dergilere gelirdi. Gırgır dergisini mutlaka alırdım, bulabilirsem Ses ve Hayat dergisi de iyi olurdu.

Gırgır dergisi, mizah dergisiydi. O zamanlar siyasetçiler, dergide esprili dille anlatılırdı. Siyasetçiler bunu hoşgörüyle karşılardı.

Ses ve Hayat, magazin dergisiydi. Çocuk yaşlarımızda Türk sinemalarını izlemeyi çok severdik. Genelde haftada bir Salı günleri televizyonda Türk sineması olurdu. Cüneyt Arkın, Filiz Akın, Ayhan Işık, Kartal Tibet, Belgin Doruk zevkle izlediğimiz film artistleriydi. Bu dergilerde bu artistlerin genelde hayatı anlatılırdı.

photo1694850049 (2)

İnalların büfesinin hemen karşısında Cevdet amcanın Kitapçı dükkanı vardı. Güzel kitaplar bulunurdu.

Burası da uğrak yerlerimizden birisiydi. Cevdet amca, çok efendi çok mükellef bir adamdı.

Hatırlayabildiğim Manifaturacılar, yetim Ali ve belediyenin arkasındaki Sönmezler uğradığımız yerlerdi. Ölen büyüklerimizin Mekanı cennet olsun.

Belediyenin altında Mahir abinin Eczanesi vardı. Buraya da mutlaka uğrardık. Güzel konuşan tatlı dilli biridir Mahir abi...

Artık Bucak ziyaretimizin sonuna yaklaşırdık...

Sırada benim için olmazsa olmaz olan !!!
Yemek faslı oluyordu...
O zamanlar, Ali Sak'ın şiş lokantası vardı.
Şiş kebap yenmeden gidilmezdi.

Güzel günlerdi, güzel hatıralardı, güzel insanlardı...

photo1694850049 (5)

ÖYLE BİR ZAMAN GEÇERKİ

Zaman öyle hızlı geçti ki, çocukken 1972-1973'lerde ziyaret ettiğim Hükümet tabipliğine, Bucak'a, İlçeme 1991 yılında doktor olarak geri dönmüştüm. Yedi sene Bucak Devlet hastanesinde görev yaptım. Çok iyi insanlar tanıdım.

Daha sonra da kendi doğduğum, büyüdüğüm kasabama ve kasabamın halkına vefa borcumu ödedim.

Gönlüm rahat
Mutluyum,
Huzurluyum...