Eski pazaravdan köyümüzden Kızılkaya'ya göçüldüğünde genelde evler yol üzerine inşa edilmiş.

Eski Pazaravdan yolu, Ulu yol, Kızılkaya meydanı ve tek tük'de şu anki belediyeden İlköğretim okulunun olduğu bölgeye kadar evler varmış.

KIZILKAYA MEYDANI

Kızılkaya meydanı beldemizin tam merkezinde kurulmuş. Eskiden Korkuteli- Finike'ye giden yol ile, Antalya ve Burdur'a giden yolun kesişme noktasına yakın bir yerde. O zamanlar Antalya Finike sahil yolu yapım aşamasında olduğundan tüm kamyon ve otobüsler Kızılkaya'nın içinden geçermiş. Kızılkaya meydanının zemini önce düşükmüş. Burayı çok büyük taş ve kayalar'la doldurmuşlar.

Burası dikdörtgen şeklinde yaklaşık 3 dekarlık bir alan. Buranın bir köşesinde çok önceleri ahşaptan cami bulunurmuş. Dikdörtgenin etrafında evler varmış. Ortasından stabilize yol geçiyormuş. Bazı evlerin altında vatandaşlarımız esnaflık yapıyormuş. O zamanlar köyümüzde birçok esnaf varmış. Uzun yıllar köyümüzde muhtarlık yapan Eski Muhtar Halil Aktaş'ın kahvehanesi varmış.

Aynı zamanda bu evin üst katı gelen misafirler ve Cuma pazarına gelen esnafların konakladığı misafirhane olarak kullanılıyormuş. Bu bölgede çocuk yaşlarımda benim de hatırladığım, terzi, berber, ayakkabıcı, saatçi, dükkancı, kasap, tuhafiyeci, halıcı, ekmek fırını, çanak çömlekçi, beyaz eşyacı, hırdavatçı ve lokanta bulunuyordu.


Terzi Mustafa, Terzi İbrahim, Terzi Hasan ve Terzi Halil.
Berber Yusuf, Berber Mehmet, Berber Arif
Dükkancılarımız, Mıstık emmi, Zıvacı dayı, Mevlüt dayı, Ahmet dayı, İsmail dayı,
Kasaplar akrabalarım olan, Şükrü dayı, Durali dayı.
Tuhafiyeci, Mevlüt dayı ve daha sonra Mevlüt Özçelik
Halıcı Bekir,
Beyaz eşyacı, Mehmet dayı, Şaban dayı.
Lokanta işleten İbrahim dayı...

Ne enteresan değilmi!!
Bu benim söylediğim 1960 ve 1980 yılları arası.
Ne değerli büyüklerimiz, ne değerli esnaflarımız vardı.
Ölen büyüklerimize Allah rahmet eylesin,
Mekanları cennet olsun...

CUMA PAZARLARI

Büyüklerimizin anlattığına göre bu meydanda tarihi çok eskiye dayanan Cuma pazarları kurulurmuş. Bu geleneği hala devam ettiriyoruz. Bu cuma pazarı o kadar kalabalık olurmuş ki;
Kızılkaya Cuma pazarı, Çavdır pazarı ve Acıpayam pazarı bu bölgenin insanlarının gidip geldiği çok önemli üç pazardan biriymiş. Kızılkaya Cuma pazarı için, birgün öncesi Perşembe gününden itibaren komşu bölgelerimizden esnaflar köyümüze at ve eşek arabalarıyla gelirmiş. Pazara yerleşirlermiş. At ve eşeklerini dağın eteğine bağlarlarmış. Bir kısım esnaf misafirhanede kalsa da çoğunluğu yer bulamaz, meydanda kendi alanlarında yatarlarmış. Cuma sabahı köyümüz ve pazar çok kalabalık olurmuş. Eski büyüklerimiz bazen kalabalıktan kendi yakınlarımızı kaybederdik diye anlatırlardı. Pazar şenlik havasında geçermiş. Esnafların haricinde dondurma, karlama ve limonata satanlar etrafta o güzel sesleriyle mani söyleyerek dolaşarak, ürünlerini satarlarmış. En az dört- beş tane kasap dükkanı varmış. Kavurma yapıp satarlarmış. Kasaplık yapan akrabalarım vardı. Bunlar sadece Cuma günü en az yedi Keçi, kavurma yaptıklarını bazen de yetmediğini söylerlerdi. Cuma pazarı günleri, o kavurmanın kokusu ve tadı bir başka olurmuş.

Hepsini özlemle anıyorum...

MEYDANDAKİ HATIRALARIM

Daha sonra bu meydanda çocukluk yıllarımda hatırladığım o güzel günler ve hatıralar...

Meydan'da Ortaokul binamız, ön kısmında basketbol ve aynı zamanda Voleybol oynanan topraktan saha vardı. Çocukluk dönemimizde burada çok oyun oynadık. O dönemler gerek öğretmenlerimiz gerekse köyümüzün gençleri çok faaldi. Her türlü sportif faaliyet yapılırdı. O zaman ki öğretmenlerimiz gençleri ve bizleri bu tür faaliyetlere yöneltiyordu.

Her alanda başarı böyle oluşmuyor mu zaten...

1977 yılıydı hatırlayabildiğim...

Köyümüzün öğretmenleri ve gençlerimiz bu meydanda Voleybol oynayacaklardı. Köyümüzün ahalisi de bu maçı seyrediyordu. Alan çok kalabalık olmuştu. Maça hazırlık yapıyorlardı. Genelde bir öğretmenimiz hakemlik yapıyordu. Ama o gün yoktu. Biraz beklediler.
Olup biteni gözlemliyordum ve dün gibi hatırlıyorum. > GazeteBu Ömer: Daha sonra Rahmetli Selahattin Erkan hocam, mekanı cennet olsun.

"Canan gel buraya, sen hakemliğimizi yap" demişti.

O kadar mutlu olmuştum ki...

Anlatamam !!!

O Koskoca büyük eğitmenim, değerli Öğretmenim,

Ben ki 10 yaşındaki çocuğa sorumluluk vermiş, özgüven aşılamıştı.

Teşekkürler Öğretmenim...

Direğin dibine yerleştim. Önüme küçük taşları koydum. Sayılar oldukça taşları o bölüme yerleştiriyordum.

Maç çok harika geçiyordu. Tüm oyuncular çok hırslıydı. Seyirciler tuttukları oyuncular sayı yaptıkça seviniyorlardı.

O zamanlar;

Ya ya ya, Şa şa şa...

Tezahüratı çok meşhurdu.

1970'li yıllardaki Voleybol aşkını, o küçük kasabada, köylüsü, çocuğu, genci ve öğretmenlerimizle hep beraber yaşıyorduk.

O günlerden, geldik bu güne....

Dün Voleybol'da kızlar Türk Milli Takımımız Avrupa Şampiyonu oldu.

Tebrik ediyorum. Sağolun var olun.

Çoook çok teşekkürler...
Sen
BU GURUR TÜRK MİLLETİ OLARAK HEPİMİZİNDİR