Öncelikle Rusya-İran-Esad silahlı güçleri tarafından İdlib sahasında şehit edilen 34 kahramanımızı minnet ve saygıyla anıyorum..

‘’Niye oldu, neden oldu, tedbirsizlik var mı?’’ soruları manasını bugün için kaybetmiştir.. 

Dünya ölçeğinde bakarsak 7.büyük orduya, 17.büyük ekonomiye sahip ülkemizin başına açılan bu bela galiba daha uzun yıllar sürecek gibi..

34 şehidimizle büyük darbe alan psikolojik üstünlüğümüzü; SİHA (Silahlı İnsansız Hava Aracı) sayesinde tekrar kazandık..

Nasıl?

Savaş alanında bulunan Suriye-İran-Rusya güçlerinin neredeyse yüzde 10’nu imha edildi..

2020 yılında ve sonrasında savaşın galibini yüzde 90 oranında teknolojik silah gücü belirleyeceği tarihe not düşüldü..

NATO içinde ABD’den sonra en büyük ordusuna sahip Türkiye, ‘’OLMAK YA DA OLMAMAK’’ sınavıyla karşı karşıya kaldı..

Ne ABD-İngiltere-Fransa yanımızda ne de Rusya-İran yanımızda yer alıyor, velhasıl yapayalnız ayakta kalma savaşı veriliyor..

Üstümüze abanan emperyal güçler karşısında ya Hatay dahil Güneydoğu’yu kaybedeceğiz ya da sınırlarımızı genişleteceğiz ve güvenli kalacağız..

Hem ABD’nin hem de Rusya’nın ajandası ve hedefi farklı da olsa Türkiye namlunun ucundadır..

ABD, hem FETÖ ile hem de PKK ile Türkiye’ye mermi atmıştır.. 
Ha keza Rusya da Esad ve İran güçleriyle maalesef en son 34 şehit vakası dahil silah sıkmıştır..

Bundan sonra ne olur?

Bir kere 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşının başımıza ördüğü çorap 2030 yılından önce durulmaz.. 

Rusya, NATO nedeniyle direk Türkiye’ye savaş açamaz fakatlı dolaylı yoldan Türkiye’yi hedef almaya devam edecektir.. 

Neden?

Hem Suriye’deki varlığını kalıcı hale getirecek hem de karşısında zayıflatılmış Türkiye isteyecektir..

ABD ise yanımızdaymış gibi durur ama dolaylı yollardan altımızı oyar..

Neden?

Suriye Özerk Kürt Devletçiği kurulacak, büyük Ortadoğu projesinde bir halka daha başarıyla tamamlanacak..

Öyle olunca ABD de canımızı acıtmaya devam edecektir..

Benim düşünce penceremden görülen hiç de iç açıcı durmayan manzara budur..

Çare nedir?

Birlik ve duygudaşlık dışında seçeneğimiz yoktur. Emperyalizme topyekun direnç gösteremezsek; küçülen sınırlarımız yeniden çizilir..

Bir dahaki düşünce-yorum yazımda buluşmak üzere sevgiyle ve sağlıklı kalın! 

SOKAK GAZETECİSİ
Ömer Özdamar