Yarım asrı geçen yaşam serüvenimde çok şeyler gördüm ama böylesine hiç tanıklık etmedim..

Yüz yüze görüşemeden, buluşamadan büyüklerimizin bayramını kutlayacağız, helalaşacağız ve güzel dileklerimizi sunacağız..

Nasıl?

Kullanabiliyorsa akıllı cep telefonuyla..

Kullanamıyorsa gönülden gönüle olacaktır..

Böylesi bir bayram kutlaması benim ömrümde ilk kez yaşanacaktır..

Bugün Sağlık Bakanlığı’nın ‘’HAYAT EVE SIĞAR’’ uygulamasını indirdim. Malumunuz bu uygulama olmadan trenle, otobüsle, uçakla seyahat imkanı kalmadı.. 

Çünkü HES kodu alınmadan uçak ve tren gibi seyahatler yapılamaz. Ha keza bu uygulamayla risk taşımadığını, hasta veya temaslı olmadığını kanıtlayacaksın. Hatta uçağa binerken bu uygulama serbest giriş kartı olacak..

Büyüklerimizi ziyaretler ve sunulan ikramlarımız (balonlar, şekerler, tatlılar), yüzyıllardır tekrar eden (değişimi uğrasa bile) adetlerimiz, bu bayram güme gitti..

Gerçi CORONA ÖNCESİ, toplumun önemli bir kesimi bayramları bir şekilde tatile dönüştürmüştü ancak bu kez bırak tatili, evden dışarı adım atması bile yasaktır..

Umut, insanların tek çıkış kapısıdır. Sokakta tek tük konuşabildiğim dostum, arkadaşım, tanıdığım umutlarını hep canlı tutuyorlar, bir şekilde bu işlerin düzeleceğine inanıyorlar. Umut kırıcı olmamak için yüzlerine bir şey söylemiyorum sadece ‘İNŞALLAH’ diyorum ancak içimde fırtınalar kopuyor..

CORONA ÖNCESİ yaşama dönmek bana göre imkansızdır.. 

Neden?

Gözle görünmeyen bir virüs çıktı, insanlığın bilinen modunu kökünden bozdu. 
İlla da insanlık yeni yaşam moduna hazırlanacak, 
İlla da insanlık uyumlu hale getirilecek, 
İlla da insanlık kontrol altında kalacak..

Hadi biraz karamsarlığı dağıtayım ve bir bayram hikayesi anlatayım..

Galiba 6-7 yaşındayım, Ramazan Bayramı’nın arife günüydü. Rahmetli babam elimden tuttu, çarşıya götürdü. Giyim-kuşam alışverişiydi. İşte yeni bir ayakkabı, yeni bir kazak, yeni bir pantolon, yeni bir çorap bir torbaya koyuldu ve eve geldik..

Sabahı iple çekiyorum, yeni elbiselerimi giymeye öyle sabırsızlıkla bekliyorum ki neredeyse hiç uyumadım dersem abartmam..

Sabah ezanı okundu, abdest alıp, eve en yakın, şimdiki hükümet camiine koştum. Vardım ki 3-5 insan var, en arkaya yerleştim..

Neyse 1, 1.5 saat sonra bayram namazı kılındı ve camiden çıktım. Yine koşar adımlarla eve geldim. Hemen gizlenen yerden elbise torbasını çıkardım. Ayakkabı dahil hepsini üstüme geçirdim. Kahvaltıya oturuldu. Tabii o zaman yer sofrası vardı. Dağ çayından bir bardak önüme kondu, tam bardağı elimi aldım, bardak kaydı, bacak yandı ama acıma hiç üzülmüyorum, bayramlık kazak kirlendi, pantolon kirlendi, benim bayram sabahı artık hayal kırıklığı ile başlamıştı. Gözyaşlarım kesilmiyordu, durumumu gören amcam elimden tuttu tekrar çarşıya götürdü ve yepyeni giysiler alındı. Küçük bir kazayla kesintiye uğrayan bayram sevinci tekrar zirveye çıktı.. 

Hepinizin sağlıklı, mutlu ve güzel bir bayram geçirmenizi canı gönülden dilerim..

Bir dahaki yazımda buluşmak üzere sevgiyle ve sağlıklı kalın! 

SOKAK GAZETECİSİ
Ömer Özdamar