Çocukluk yıllarımı hatırlarım ve ne kadar soğuk kış mevsimi yaşadığım gözümün önünden film şeridi gibi akar..

1970’li yıllarda, Kasım ayında sanki burnumun direği kırılırdı o kupkuru ayazdan..

2020 yılında ise bırak Kasım ayını, kışın en cafcaflı ayı olan Ocak’ta bile o soğuklardan eser kalmadı..

1970’li yıllarda Konak mahallesinin yarısı vardı, Fatih Mahallesi, Mehmet Akif Mahallesi hiç yoktu.. Kahvelerden, Bucak merkeze doğru Atatürk İlkokuluna kadar bomboş ovaydı ve ekilir-dikilirdi..

2020 yılında Kahvelerden, Bucak merkez istikametini bırak, kahveler sonrası bile yapılarla dolmak üzere..

1970’li yıllarında Bucak merkez nüfusumuz sadece 12 bin küsur idi, 2020 yılında ise 50 bine dayandı..

1970’li yıllarda dünya nüfusumuz 3.5 milyar civarında olup 2020 yılında ise 8 milyara yaklaştı..

Geçmişi anlatıp nostalji turu atmayacağım, beni takip edenler, bilirsiniz hep geleceğimizi kurgularım, geleceğin hayallerini kurarım ve sorular sorarım..

Hadi başlayalım sorulara:
 
Bu dünyanın kaç kişiyi besleyebileceği konusunda bir rakam telaffuz edilebilir mi?

10 milyar, 12 milyar, 15 milyar, hatta 20 milyar insana yetecek miktarda yiyecek yetişir mi?

Her yıl milyonlarca çocuk, kadın yetersiz beslenmeden (açlıktan) dolayı ya ölüyor ya da sakat kalıyor..

Nedeni, yetersiz üretim yüzünden mi, kapitalizmin dayatmasından mı?

Kapitalizm ne kadar para, o kadar yiyecek formülünü insanlığa dayatıyor bence..

Özellikle Afrika halkları bu zorlama karşısında yeterli yiyeceğe erişemiyor ve patır-patır ölüyor..

Bir diğer kritik soru:

Dünyamızda, yiyecek üretmek için yeterli toprak var mı?

Malumunuz dünyamızın zaten 3/5’i sudur, geri kalanı kara olup bunun da 2/3’ü dağlar ve çöllerdir..

Kanımca yeryüzü toprakları 10 milyar insanı besleyecek yiyecek üretmesi mümkün değildir..

Yıllar yılı içinde yiyecek üretimi artışıyla insan nüfusu artışı dengeli gitmiyor. Üretim artışı hızı düşerken nüfus artışı hızı artarak devam ediyor..

Kapitalizm yeryüzünde hakimiyetini bu tarz sürdürmeye devam ederse; inancım odur ki 2050 yılında, insanoğlunun yiyeceğe ulaşmak için birbirini boğazlamak dışında seçeneği kalmayacaktır..

Doğa yeryüzü düzeniyle, insanlığın yeryüzü düzeni barışık değildir, daha da ilerisini söylersem; hiç uyumlu durmamaktadır..

Doğa cömert ancak sonsuz değil. Kapitalizm ile doğa resmen savaş halinde..

Nasıl mı?

‘’SERA ETKİSİ’’  

Dünyamızın atmosferine salınan karbondioksit gazı nedeniyle ısınma artıyor ve iklimler değişiyor..

Karbondioksit gazı en çok nereden kaynaklanıyor?

Fosil yakıtlardan yani petrol, doğalgaz  ve kömür..

Dünyamızın mahvolması, yaşanmaz hale gelmesi Kapitalizm’in umurunda bile değildir.. 

Dünyamızdaki bilim adamlarının ve duyarlı insanların çığlıklarıyla fosil yakıt kullanmayan elektrikli otomobile geçiş için bir parça yol alındı.. 

Yeterli mi?

Asla.. 

Son söz ise o meşhur Kızılderili deyişidir:

‘’Son ırmak kuruduğunda,
Son ağaç yok olduğunda,
Son balık tutulduğunda;
Beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak."

SOKAK GAZETECİSİ
Ömer Özdamar