CHP Burdur Milletvekili Mehmet Göker, mecliste Burdur’un sorunlarını dile getirdi.

Milletvekili Göker, “Şeker Fabrikası, pancarını biz üretiyoruz, şekerini biz üretiyoruz ama ne hikmetse Burdur şekerini Burdur halkı yiyemiyor. Şeker bazlı üretim yapan esnafımız ise kilo kilo marketlerden şeker toplayıp oda Ankara şekeri üretim yapmak zorunda kalıyor.

Bu Burdur’a reva mıdır?  Demir yolumuz var sürekli söz veriyorsunuz şehrin ortasından ikiye bölünen; bir an önce yetkiyi alıp bir an önce projelendirilip bunun şehir dışına çekilmesi gerekiyor. Çünkü her sene bir canımızı o hemzeminden geçerken kaybediyoruz.

Burdur mermerde dünya standartlarında bir il ama mermer ocaklarının geriye bıraktığı alanları rehabilite etmeyişi ve KDV üretecek sektörlerin yeterince finansman sağlanmaması sebebiyle KDV üretimi yapılmadan direk ihracat ediliyor. Burdur’a sadece tozu toprağa kalmış vaziyette.

Tarım ve hayvancılık kesimine gelirse Burdur bu konuda marka şehirlerden biri, son yılda iki buçuk milyon sığırımız kesimine gitti. Niye; yeme para yetiştiremedikleri için niye sütleri para etmediği için.” dedi.

CHP Burdur Milletvekili Mehmet Göker, 2023 bütçe görüşmelerinde söz alarak Burdur ile ilgili sorunlar ve yapılaması gerekenleri anlattı.

Burdur’un çözülemeyecek sorunu olmadığını belirten Milletvekili Göker’in konuşmasından pasajlar şöyle;

“BURDUR’A MERMERİN SADECE TOZU, TOPRAĞI KALDI”

“Burdur’umuz kendi beji itibarıyla Burdur mermerde dünya standartlarında bir il ama mermer ocaklarının geriye bıraktığı alanları rehabilite etmeyişi ve KDV üretecek sektörlerin yeterince finansman sağlanmaması sebebiyle KDV üretimi yapılmadan direk ihracat ediliyor. Burdur’a sadece tozu toprağa kalmış vaziyette. Son zamanlarda Burdur’umuzda devam eden bir sorunumuz var; yaklaşık 40 yıldır kimsenin çözemediği bir sorun, içme suyu sorunu ve bunu siyasete alet edip belediyemize endekslemek son derece yakışıksız ve gerçekle bağdaşmayan bir durumdur. Buradan hemşerilerimize sözümüz olsun; içme suyunuz Millet İttifakı döneminde ilk bir yıl içinde gelecektir, o içme suyu barajı yapılacaktır.

“BURDUR GÖLÜ’NÜN 3’TE 1’İ KURUDU”

Bir diğeri Burdur Gölü’müz, benim milletvekili olmamdan itibaren hatırladığım kadarıyla sadece 5 tane çalıştay yapıldı. Her çalıştayda kararlar alındı, her çalıştayda şunu yapacağız, bunu yapacağız denildi ama gölün 3’te 1’i kurudu. Ortada bir denetimsizlik, kaçak sondajlar ve etrafında suyu çok çeken bitkilerin yetiştirilmesine nedense engel olunamadı.

“10 YILDIR BİR YOL BİTMEZ Mİ!”

Bir diğer sorunumuz ise burada beni dinleyen iktidar vekilimiz de var Burdur Fethiye yolumuz var. Arkadaşlar 10 yıldır bitirilmedi ya 10 yıldır. Her yaz bir kaza olur, her yaz birileri ölür. 10 yıldır bir yol bitmez mi ya! Vallahi bitmedi billahi bitmedi.

“ÇİFTÇİLERİMİZ TARLADAN, HAYVANLARINDAN VAZGEÇİYOR”

Tarım ve hayvancılık kesimine gelirse Burdur bu konuda marka şehirlerden biri, son yılda iki buçuk milyon sığırımız kesimine gitti. Niye; yeme para yetiştiremedikleri için niye sütleri para etmediği için. Burada çiftçilerimiz tarladan, hayvanlarından vazgeçiyor. Geçen köyleri gezdiğimde gördüm açık olan kahvehaneler dahi kapanmış. Yani çiftçimiz bir bardak çay içip iki hasbihal edecek ortamlarında kaybetmiş vaziyette.

“BURDUR ŞEKERİNİ BURDUR HALKI YİYEMİYOR”

Bir diğer sorumuz Şeker Fabrikası, pancarını biz üretiyoruz, şekerini biz üretiyoruz ama ne hikmetse Burdur şekerini Burdur halkı yiyemiyor. Şeker bazlı üretim yapan esnafımız ise kilo kilo marketlerden şeker toplayıp oda Ankara şekeri üretim yapmak zorunda kalıyor. Bu Burdur’a reva mıdır?  Demir yolumuz var sürekli söz veriyorsunuz şehrin ortasından ikiye bölünen; bir an önce yetkiyi alıp bir an önce projelendirilip bunun şehir dışına çekilmesi gerekiyor. Çünkü her sene bir canımızı o hemzeminden geçerken kaybediyoruz.

“İKTİDAR KÖYLERDE ÇİFTÇİ BIRAKMADI”

Tarım’da geldiğimiz nokta ise çiftçilerimizin borcu ayyukta; toplam 250 milyar liraya ulaşan bir borçları var. Tarımsal girdi enflasyonu yüzde 138’leri geçti. İktidarımız köylerde çiftçi bırakmadı. Oysa bunun çözümü var; küçük ölçekli çiftçilerin borçları silinmeli, tarıma verilecek destek gayrisafi milli hasılada yüzde 2 olmalı, süt yem paritesi 1.5 olarak açıklanmalıdır.  Dil, din, ırk ve her türlü siyasal ayrımcılığın yok edildiği, son bulduğu, kimsenin ötekileştirilmediği bir ülkede tüm yurttaşlarımızla hep birlikte kardeşçe yaşayabileceğimiz bir bütçe istiyoruz ve bunu da yapacağız.

“14 ARALIK 2022 YANİ DÜNÜ SİYASET TARİHİNE GEÇMİŞ BİR YARGI DARBESİ OLARAK NOT DEFTERİNİZE YAZIN”

14 Aralık 2022 yani dünü siyaset tarihine geçmiş bir yargı darbesi olarak not defterinize yazın. Şunu da unutmayın; demokrasinin kalbi parlamentodur ve biz bunu Millet İttifakı’nda Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında sizlere milletin iradesine nasıl sahip çıkılır, nasıl yargılama yapılır göstereceğiz ve buna siz de şahit olacaksınız. Mahkemede ben de vardım. Hakim içeri girdiğinde tanığın ifadesine binaen aynen şu ifadeleri kullandı: ‘Bu ifade Süleyman Soylu’ya söylenmiştir.’ Bu söz tutanaklara geçsin diye avukatlar müdahil oldu ve tutanağa geçirildi. Sonra savcının mütalaası istendi. Savcı mütalaasını vermek için bilgisayarını açtı, USB’sini taktı, çıkarttığı USB’sini kaleme vererek ‘kayıtlara geçirin’ dedi. Mütalaa bile etmekten imtina etti. Avukatların itirazı devam ettiğinde hakim şu cümleyi net olarak kurdu ve tutanaklara da geçti. Dedi ki: ‘İtirazınızı istinafa yaparsınız.’ Bu demektir ki karar önceden verilmiş. Kararı veren hakimin dün sosyal medyaya fotoğrafları düştü. Sayın hakim sizin Sancaktepe yönetiminizle birlikte bir yemeğe davete gitmiş ve ‘misafirlerimizi çok iyi ağırladık’ diye bir teşekkür beyanı var.

“BU ÜLKEDE YAŞANABİLECEK EN BÜYÜK UTANÇLARDAN BİRİ YAŞANDI”

Hukuksuz bir şekilde tutukluluk ve ceza isteyen savcı kim? Canikli Belediye Başkanınızın yeğeni. Burada çıkıp, ‘bizim adaletimiz özgür, bizim adaletimiz tarafsız.’ Bırakın, geçin bu lafları. Bir örnekle bunu tescillemek istiyorum. Bu ülkede yaşanabilecek en büyük utançlardan biri yaşandı. 6 yaşındaki bir çocuğa cinsel tacizde bulunuldu. 2020’de bunu bakanlığın bildiği ve toplum bunun ne kadar farkında diye beklediği bir başka tercümeyle ‘çok da toplumun umurunda değilse üstünü kapatalım geçsin’ tarzı bir anlayışla bu çığlığa ses vermediğini hepimiz burada gördük bakan kendisi itiraf etti. Toplumsal baskı, Cumhuriyet Halk Partisi ses yükseltti, muhalefet ses yükseltti, bütün duyarlı insanlar ses yükseltti. Sizden ağız dolusu bir tepki duyamadık. Mahkeme mayıs ayına ertelendi sonra genel başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu sabah 9’da Adalet Bakanlığı’na yürüdü. Dedi ki: ‘Bunu içime sindiremiyorum bu bir vicdansızlıktır, bunun gereği yapılmalıdır.’ Sonra ne oldu? Derhal o tarafsız dediğiniz yargı harekete geçti, mahkeme ocak ayına alındı, dün tutuklama kararıyla arama çıkarıldı. Bugün de o iki şahıs tutuklandı. Sevsinler sizin tarafsızlığınızı.”