Hakikaten COVİT-19 pandemisi yordu, usandırdı, bıktırdı..
Kimleri?
Başta sağlık çalışanları olmak üzere sokağa kısıtlı çıkan 65 yaş ve üstü vatandaşlarımız, okula gidemeyen öğrencilerimiz, alış-verişi çok düşen küçük esnafımız, 14 gün evden çıkamayan pozitif vakalarımız ve temaslılarımız, daha neler var neler, say-say bitmez..
  
Tüm toplum, tüm ülke, kısaca HEPİMİZ HAŞAT OLDUK..

Ancak ömrümüz devam ettikçe güzel günler mutlaka gelecektir.. 

Virüs mutasyon geçirmezse en geç 2021 yılı başlangıcında yaşlılara, sağlıkçılara aşı vurulacaktır. Virüs hayvanlara geçip tekrar insanlara bulaşmazsa sanki 2021 yılı içinde insanlık bir parça soluklanabilecektir..
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Alaattin Çakıcı, Türkiye Cumhuriyeti protokolünde 3.sırada yer alan ana muhalefet liderine; edebi sınırı olmayan, edebi estetiği bulunmayan, kaba ve çirkin tarzla kaleme alınmış mektupla saydırıyor, argo tabirle racon çekiyor..

Meğer küçük bir araştırmamla ve bilgilenmemle; hem dönemin başbakanı Erdoğan’a ve MHP Genel Başkanı Bahçeli için de benzer tarzda mektupları kaleme almıştır..

Mektubun içeriğine hiç girmiyorum, çünkü kaba.. Meraklıları GOOGLE üzerinden ‘ÇAKICI MEKTUPLARI’ diye yazdığı zaman geliyor zaten..  

Ben bu olaya farklı pencereden bakıyorum ve bu mektuplar üzerinden ‘’ÇAKICI İFADE VE DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ’’ başlığıyla yeni hukuk normu açmaya çalışıyorum..
Neden?
Siyasetçilerden muhatabı dışındakilerin konuya bigane kalınca, hatta bir siyasetçinin arkasında durunca offf dedim içimden; Türkiye ifade ve düşünce özgürlüğünde dünyada ilk basamağa çıkar herhalde..

Ben de ülkeyi yönetenlere, siyasetçilere ağzıma geleni söylemek, en uç noktada düşüncelerimi ifade etmek isterim ancak hukuk ve kolluk gücü korkusuyla ne yazabilirim ne de söyleyebilirim..

Düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırı, kapsamı kalktıysa ki Çakıcı tarzı mektuplarda gözükmüyor, bu durumda ülkem ve şahsım adına çok sevinirim.. 

Ancak gelin görün ki gündelik yaşam pratiği bunu doğrulamıyor. 
Nasıl?
Daha 20 gün önce Antalya’da sokak röportajında hükümete yönelik eleştiri yapan vatandaş apar topar yakalanıp gözaltını alınıyor, karakol ve mahkeme süreci sonucunda adli kontrol şartıyla salıveriliyor..
Televizyonlara, gazetelere bakıyorum da bu mektup mevzuunu ısrarla gündem dışında tutuyorlar.. 
Neden?
Güç ve korku..
O zaman olmuyor işte, yanlış giden bir adalet var işte.. 
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Bucak İlçesi Süleyman Demirel Bulvarı ile üçgen kavşaktan sonrasına malum asfalt döküldü ve araç park sınır işaretleri silindi. Bucak Belediyesi uygun zaman planlamasıyla park yeri sınır işaretlerini yeniden koyması gerekiyor çünkü trafik kaosu yaşanıyor..
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

GAZETEBU medyasının bana ayrılan köşesinde yaklaşık 1 yıldır her hafta bir yazı kaleme alıyorum. Düşünceme ve fikrime hiç katılmadığı halde zevkle okuyan, yazımı her hafta okumak için iple çeken okuyucuların olması beni çok memnun ediyor, bana güç ve moral veriyor. Aykırı formda, bilinen dışında ve diğer tarzda  yazmaya ömrün yettiğince hep devam edeceğim..  

Bir hafta sonraki yazımda buluşmak üzere sevgiyle ve sağlıkla kalın! 

Sokak Gazetecisi
Ömer ÖZDAMAR