Bu hafta da herkese merhaba, 
Bu haftaki yazımı bir gezi yazısından ziyade, çok güzel geziler düzenleyen Patika Bucak’a ve onun kurucusu Adem hocaya teşekkür etmek için hem de henüz Patika Bucakla tanışmayanların bu güzel gezilerden mahrum kalmaması adına kaleme alıyorum. Bu yüzden hafta sonu gezimizden ve doğanın bende bıraktığı izlerden bahsetmek istiyorum.

Uzun yıllardır Bucak’ta doğayı ve doğa sporlarını sevdirmek için çaba gösteren ve Türkiye Dağcılık Federasyonu yürüyüş liderlerinden biri olan aynı zamanda Patika Bucak’ın kurucusu  Adem Mutlucan’ın önderliğinde “Doğada Ayak İzinizden başka iziniz kalmasın” sloganıyla Kovada Gölü Milli Parkına doğru  yola çıktık bu hafta sonu. Çes Sanatın biricik öğretmeni Tuğba Demirezen ve onun sevimli öğrencileri  , diyetisyen arkadaşım Merve Sezgin, eşim , ben ve yeni tanıştığımız  dostlarla hep birlikte doğada ayak izimiz kalsın diye göller ve güller şehri Isparta’nın içinde saklı bir cennet olan Kovada Gölünü ziyaret ettik ve çok güzel bir Pazar günü geçirdik.
Öncelikle muhteşem bir doğa karşıladı bizi. Kovada Gölü doğanın içinde saklı bir cennet adeta. Bu mevsimde ise apayrı bir güzelliği var. Milli Park olma özelliği taşıyan Kovada Gölü yüzlerce hayvana ve bitkiye ev sahipliği yapıyor. Bu hafta da bizleri misafir etti. Sonbahar hep hüzün, ayrılık mevsimi olarak anılsa da aksine mavinin, yeşilin, kahverenginin, sarının ve daha birçok rengin nasıl uyum içinde buluştuğuna şahitlik ettik. Adeta bir renk cümbüşü ve görsel şölendi.
Öncelikle 2,5 kilometrelik bir yürüyüşün ardından Aktepe seyir terasına ulaştık. Buraya ulaşana kadar patika yollardan ve uzun yürüyüş yollarından geçerken adeta doğa ile kucaklaştık. Sonunda seyir terasına ulaştık. Adem hoca geziye başlamadan önce bizlere “Herkes Kovada Gölüne gelebilir ancak herkes Aktepe’den Kovada Gölünü seyredemez” çok şanslı olacaksınız demişti.
Zirveye ulaşınca gerçekten dediklerinin az bile olduğunun farkına vardık. Hep birlikte 5 dakika sessizlik molası verdik ve herkes sessiz kalınca doğa konuşmaya başladı adeta. Kuş cıvıltıları, yaprak hışırtıları, rüzgarın sesi… Bir Ahmet hamdi Tanpınar şiirinin içindeydik sanki. 
“Yan yana sessizce mevsimle keder
Hicrana aldanmış kalbimde gezin
Esen rüzgarlara sen kendini ver. “ 
Seyir terasından indiğimizde ise yine patika yollardan geçerek Kuş Gözlem Evi ve Limana ulaştık. Buralardan gölü seyretmenin de ayrı bir güzelliği vardı tabi ki. Artık dönüş yoluna çıktığımızda ise tüm yorgunluğumuzu unutmuştuk. Oksijene, doğaya, kuş seslerine doyduğumuz muhteşem bir geziydi bizim için.
Bu yazı vesilesiyle Adem Mutlucan’a , Patika Bucak’a , Tuğba Demirezen’e , Çes Sanat’a ve bu güzel geziye vesile olan herkese teşekkür ediyorum. Unutmayalım. “Patika Bucak yürüyüşünde tanımadığınız yabancılar yoktur. Henüz tanışmadığınız dostlarınız vardır…”
Bir sonraki hafta görüşmek dileğiyle…
AVUKAT HASİBE DERYAL