Bazen kışın ağırlığı o kadar çöker ki üzerimize o kasvetten kurtulmak isteriz. Tüm üzüntülerin, sorunların ötesinde bir ışık bekleriz. İşte bahar, zemheri kışın ardından gelen umuttur hepimiz için. Tabi ki cemreler de bu umudun kaynağıdır. Bu yıl ilk cemre 19-20 Şubatta havaya düştü. İkinci cemre 26-27 Şubat'ta suya ve üçüncü cemre 5-6 Mart'ta toprağa düşecek. Cemreler birer hafta arayla düşerek ilkbaharın gelmesine neden olur. Cemre “kor durumundaki ateş” anlamına gelir. Yapılan pek çok araştırmaya göre cemrenin tam olarak neye benzediğini bilen olmamasına rağmen kimilerine göre böceğe benzer , kimilerine göre kurbağa yumurtası gibi bir şeydir. Cemre ile ilgili pek çok rivayet söz konusudur. Bu rivayetler de pek çok kitaba ve makaleye konu olmuştur. Bir makalede aktarıldığına göre “Bu rivayetlerden birine göre bazı soğuk memleketlerde çiftçiler ve köylüler kış aylarında hayvanlarıyla birlikte içlerinde yaşadıkları üç ev inşa ederlermiş. Nakledildiğine göre bu evlerin her birinin duvarı bir diğerini çevreleyecek şekilde iç içe olurmuş. Soğuğa daha dayanıklı olan hayvanlarını birinci eve, soğuktan en fazla etkilenenlerini ise üçüncü eve yerleştirirlermiş. Soğuğa dayanıklılıkta orta derecede olanları da ikinci eve koyarlarmış. Bu üç evin her birinin arasında bir bölme yaparlarmış. Soğuklar şiddetlendiğinde çoluk çocuklarıyla birlikte üçüncü eve yerleşirlermiş. Bu evlerde daima ateş yanarmış. Birinci cemre düştüğünde üçüncü evin ateşini söndürüp hayvanlarıyla birlikte ikinci eve taşınır ve ikinci evdeki hayvanları birinci eve yerleştirip, birinci evdeki hayvanları otlağa gönderirlermiş. Şubat ayının on dördünde ikinci cemre düştüğünde aynı şekilde birinci eve taşınırlar ve ikinci evin ateşini söndürürlermiş. Şubat’ın yirmi birinde üçüncü cemre düşünce evin ateşini söndürüp kendileri dışarı çıkar ve bütün hayvanlarını da dışarıya, otlağa gönderirlermiş . Başka bir rivayete göre de kış geldiğinde yılan ağzına üç çakıl taşı alır, yerin altına iner ve kendini onunla beslermiş. Birinci cemre düştüğünde çakıl taşının birini ağzından çıkarır, ikincisinde öbür taşı çıkarır ve üçüncüsünde de geri kalan taşı atarak dışarı çıkarmış .” Cemre inanışı özellikle Araplara aitse de Türk Kültüründe de cemreyi neredeyse bilmeyenimiz yoktur. Bu yılki cemrelerin de doğayı ısıttığı gibi hepimizin yüreğini ısıtması dileğiyle yazıma bir Ataol Behramoğlu şiiriyle son veriyorum.

“Bu sabah mutluluğa aç pencereni
Bir güzel arın dünkü kederinden
Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden
Çocuğum uzat ellerini…”

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere…

AVUKAT HASİBE DERYAL