ATATÜRK’ÜN BUCAK’A GELİŞİ
(6 MART 1930)
 Bucak Kaymakamlığı da bu çok önemli haberi aldıktan sonra Kahveler Mevkii’nde O’nu karşılamayı kararlaştırdı.

6 Mart 1930 günü görevliler ve halk kasabanın küçük meydanında toplandılar. Hafif puslu bir hava vardı. Gazi Paşa’nın kasabalarından geçeceğini duyanlar Hökez Dağı’nın eteklerinden, Aşağıoba’dan, Tepe’den kopup geliyorlardı. 

Kasabanın Kocayeriçi’ndeki biricik ilkokulunun öğretmen ve öğrencileri de kalabalığa doğru yürüyordu. Okul Müdürü Ali Bey en öndeydi. Okul Müdürünün hemen ardında Bucak’ın ilk bayan öğretmenleri Seher (İkizoğlu) Hanım ile Fahriye(Gülçin) Hanım vardı. Hüsnü Bey ise en arkadaydı.       

 Öğrenci ve öğretmenlerin heyecanlı oldukları her hallerinden belliydi. Hepsi de kasabanın durumuna göre güzel giyinmeye çalışmışlardı. Seher ve Fahriye Hanımların başlarında bugün ilk kez giydikleri herkesin dikkatini çeken şapkaları vardı. Kemal Paşa’nın beş yıl önce Kastamonu’da şapka giydiğini duymuşlar ama henüz bir şapka bulup alamamışlardı. Gazi Paşa’yı şapkayla karşılamak istemişler, bunun için bakır çorba kâselerini alımlı bezlerle kaplayıp birer şapka yapmışlardı.   

Karşılama için toplananlar kuşluk vakti tarlalar arasındaki daracık toprak yoldan Kahveler’e doğru yürümeye başladı. Üç dağın arasındaki vadide yerleşmiş olan 1930 yılının küçük kasabası Bucak gerilerde kalmıştı.

Antalya yönünden gelen anayol Burdur’a doğru beyaz bir ip gibi uzanıyordu. Biraz ileride kaybolan incecik yolun Akyokuş’a tırmandığı ve Onaç Yakası’nı aşıverdiği görülebiliyordu. Kasaba yolunun anayola kavuştuğu yerde alçacık damlı bir kahvehane ile yine toprak damlı küçük bir ev vardı. Kasabadan gelen kalabalık kahvehanenin önünde beklemeye başladı. Herkesin bakışları kısa aralıklarla Akyokuş’tan çıkıveren yoldaydı. Kemal Paşa işte tam oradan gelecekti. Onun için herkes Akyokuş’un başını gözlüyordu.

Bekleyiş biraz uzunca olmasına rağmen hiç sıkılmadılar. Herkes Kemal Paşa’yı görebilecek olmanın heyecanını taşıyordu. Puslu hava da açılmış, berraklaşmıştı.

Öğleden sonra bir an geldi bütün kalabalığın heyecanı bir kat daha arttı. Akyokuş’un başından bir karaltıcık halinde siyah bir otomobil görünmüştü. “Geliyor! Geliyor!” sesleriyle herkes kendine geldi. Bakışlar Akyokuş’ta kilitlenmişti.  Aşağı doğru kıvrılarak inen beyaz yoldaki siyah aracı hep görmüşlerdi. Aracın sesi bir uğultu halinde şimdi Kahveler’e de ulaşmıştı. İlk durgunluktan sonra bir kıpırdanma oldu. Kahvehanenin önünde sıra olunmaya çalışıldı. Herkes kendine çeki düzen verdi. Akyokuş’tan inen araç şimdi Onaç Çayı’nın üzerindeki ilkel köprüyü ağırca geçiyordu. Heyecanlı yüreklerin sesi sanki pıt pıt duyuluyordu.  Siyah otomobil işte kendilerine doğru geliyordu. Otomobil geldi geldi ve önlerinde durdu. Kapısı yavaşça açıldı. Altın Saçlı Kahraman işte tam karşılarındaydı. Otomobilden iner inmez kendisini karşılamaya gelenleri sevgiyle selamladı. Orada bulunanlar da O’nu aynı sevgiyle alkışladılar.

 Mustafa Kemal Paşa kendisini karşılamaya gelenlerin ellerini büyük bir alçak gönüllülükle sıktı. Çocuklarla ilgilendi. Kalabalığın en sonundaki bayanların elini de sıktı. Bayanların şapkaları dikkatini çekmiş olacak ki bir süre şapkalara ilgiyle baktı. Sonra:
-“Siz muallime misiniz? “ diye sordu.  “Evet, Paşa Hazretleri!” sözü genç öğretmenlerin ağzından birlikte dökülmüştü. Kemal Paşa üç dağın arasında biraz yüksekçe bir konumda bulunan Bucak kasabasını kısa bir süre süzdükten sonra öğretmenlere dönerek:
 “Siz eğer isterseniz şu kasabaya suyu yokuş yukarı akıtabilirsiniz!”  dedi. Genç öğretmenlerin beyninde bir anda şimşekler yanıp söndü. O dehanın uzaktan görünüşünden diğer Anadolu kasabaları gibi geri olduğunu tahmin ettiği “bu kasabanın kaderi sizin elinizde”  demek istediğini anlamışlardı. Fahriye Hanım’ın dudaklarından büyük bir heyecanla:

 -“Güveninize layık olacağız Paşa Hazretleri !” sözü dökülmüştü.

M. Kemal Paşa’ya ikramlarda bulunuldu. Kasabanın yöneticileriyle kısa bir sohbeti oldu. Sonra orada bulunanları yeniden selamlayarak otomobiline bindi. Siyah araç Antalya yönünde ağır ağır ilerlemeye başladı.

6 Mart 1930 günü Gazi Paşa’yı karşılayan o iki genç bayan öğretmen O’nun sözlerini bir an olsun unutmadan büyük bir fedakârlıkla yıllarca çalıştılar. Gazi Paşa’nın güvenine layık olmanın heyecanını içlerinde hep duydular. O gün orada bulunan herkes bu karşılamayı ömürleri boyunca tatlı bir anı olarak hatırladılar. O günün çocukları bu tatlı anıyı çocuklarına ve torunlarına yıllarca anlattılar.
Öğretmen  Hasan Konu
Resim:1- Atatürk'ün karşılanışının temsili resmi-Abdil Eren çizimi
2-Atatürk'ü Kahveler'de karşılayanlar arasında bulunan bayan öğretmenler Fahriye Gülçin ve Seher İkizioğlu