Akören Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin genel kurul toplantısına katılan<br /> Burdur Ticaret Borsası Başkanı Ömer Faruk Gündüzalp, üreticilerden gelen<br /> talepleri dinleyerek, çözüm önerilerini paylaştı. 2020 yılı başından itibaren artan<br /> girdi fiyatları, buna karşılık sabit kalan çiğ süt fiyatının üreticiyi hiçbir şekilde<br /> memnun etmediğini aktaran Başkan Gündüzalp, “Şuan içerisinde<br /> bulunduğumuz pandemi süreci, bizlere gıdanın en değerli malzeme olduğunu<br /> öğretti. Özellikle pandeminin yeni baş gösterdi zamanda, hepimiz sosyal dışarı<br /> çıkmaktan hatta hayattan vazgeçtik ama gıdadan vazgeçemedik. Hafta sonu<br /> sokağa çıkma yasağı olacak denildiğinde insanlar marketlere akın etti. İşte<br /> sizlerin ürettiği gıda böyle bir şey. Ama artık bunun karşılığını yeterince<br /> alamıyoruz” ifadelerini kullandı.<br /> Dövize bağlı girdi maliyetlerindeki artışlarının kontrol edilemediği bir ortamda,<br /> üretici fiyatlarının sabit kalmasının asla kabul edilemez olduğunun altını çizen<br /> Gündüzalp, “Süt fiyatı sabit olmasına rağmen yem, saman, mısır silajı, yonca otu<br /> fiyatları sürekli artış gösterdi. Maliyetlerdeki bu artışlar sizlerin zor durumda<br /> kaldığını açıkça ortaya koymaktadır. İnşallah 1 Ekim itibariyle, iki bakanımızda<br /> kabul ederse süt fiyatı revize olur ve sizleri mutlu edecek bir fiyat inşallah<br /> belirlenir” şeklinde konuştu.<br /> Türkiye’de yıllık süt fiyatı konuşulmasının son derece yanlış olduğunun altını<br /> çizen Gündüzalp, “Enflasyonun yükselişe geçtiği, yem fiyatının bu kadar<br /> değişken olduğu bir ortamda süt fiyatını yıllık olarak belirlenmesi doğru değil.<br /> Kasım ayında oluşan bir süt fiyatımız var, şuanda Eylül ayına girdik. Hiçbir üretici<br /> Kasım ayında belirlenen fiyattan memnun değil. Fiyatlar belirlenirken yemde<br /> meydana gelen artışlar dikkate alınmalı, ya da maliyet artışlarını durdurmaya<br /> <br /> yönelik tedbirler hayata geçirilmelidir. Girdi fiyatlarındaki artışı kontrol<br /> edemeyen fakat üretici fiyatlarını uzun süre sabitleyen bir sistem, ülke<br /> hayvancılığına ve üreticilerimize zarar vermektedir. Süt fiyatını dengede tutmak<br /> için en azından geçmişte olduğu gibi 3 veya 6 aylık dönemlerde tekrar<br /> belirlenmeli” ifadelerini kullandı.<br /> Üretici için en önemli sorunun maliyet olduğunu belirten Gündüzalp, “Ben<br /> eskiden böyle biliyordum, şöyle yapıyordu mu bir kenara bırakalım.<br /> Köyünüzdeki süt ortalaması 13 litre. 13 litreye karşı 10 kg fabrika yemi<br /> yedirerek kimse para kazanamaz. Kullandığınız fabrika yemini minimuma<br /> indirmeniz gerek. Bunu azaltmak içinde kaliteli kaba yem kaynağınızı<br /> arttırmanız lazım. Yani saman haricindeki her şey. Yonca, fiğ, yulaf, korunga<br /> protein kaynağı olarak, mısır silajını da enerji kaynağı olarak hayvanlarınıza<br /> verirseniz, fabrika yemi olmadan daha iyi besleme yapabilirsiniz” dedi.<br /> İçinde bulunduğumuz ortamda, fabrika yemi ile büyükbaş hayvancılığın<br /> yapılamayacağını vurgulayan Gündüzalp, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Kilosu 2<br /> TL olan yemle bu iş kesinlikle olmaz. Bizler ancak çalışarak, üreterek ayakta<br /> kalabiliriz. Türk toplumu olarak üretmek zorundayız. Geçen yıl ülke genelinde<br /> üretilen kesif yem miktarı 26 milyon ton. Ne yazık ki kullandığınız 26 milyon<br /> hammaddenin 13 milyon tonu ithal geldi. Neden ithal ettik, üretemediğimiz<br /> için. Üretmeden tüketmek olmaz. Taşıma suyla değirmen dönmüyor, sizlerin<br /> fabrika yemi yerine alternatif yemler bulmanız gerek. Bu şekilde devam edilirse,<br /> süt üreticileri ve süt sektörünün geleceği büyük tehlike altında olacaktır.”