Eskiden beri Anadolu’da ihmal edilen vilayetlerin başında gelen Burdur’un makus talihini yenmesi için yine her zaman az sayıda bulunan memleketsever evlatları büyük gayretler sarfetmişlerdir.Daha 1880li yıllardan itibaren Ege’ye; Aydın- İzmir taraflarına giden trenin bir hatla güneye Antalya’ya inmesi düşünülmüş ve bu konuda çeşitli çalışmalar yürütülmüştür.İşte bu yıllardan itibaren Burdur münevverleri bu hat inşasının gerçekleşmesi için büyük gayretler göstermişlerdir.
Uzun zaman yol güzergahi için heyetler gelmiş gitmiş keşifler yapılmış planlar çizilmiş hatta yolun Burdur –Tefenni- Korkuteli üzerinden geçmesi kararlaştırılmış ama bir türlü bü ruya gerçekleşmemiştir. Bir asrı geçen zamandan sonra hızlı tren rüyası da aynı hayalin günümüzdeki yansıması olarak güncelliğini korumaktadır.
Burdurlular bırakın Antalya hattını Afyon -Denizli hattından sonra kendi şehirlerine bile uğramadan Ispartaya geçip giden trenleri çaresizce seyretmişlerdir.Üstelik o sıralarda Osmanlı devri hükümetlerinde bakan olup etkin bir görevde bulunan kendi evladı halkın Şeref Bey dediği Mustafa Şeref Özkan’a rağmen .
Atatürk devrinin de Maliye Bakanlarından olan Şeref Bey ,Cumhuriyet devrinde memleketine banliyö olarak kullandığı Baladız dan (Gümüşgün) Burdur’a kadar kısa mesafe hattın açılması için büyük bir mücadele vermiş ve bunu gerçekleştirmiştir.Aynı kişi Ispartadan Eğridir’e kadar ,demiryolunun ulaşmasın da da epey emek harcamıştır.
26 Mayıs 1936 da Burdur’a ilk tren gelmiştir.Büyük bir olay olan bu gelişme o devirde Burdurluları sevince boğmuştur.Kalkınmanın alt yapıdan başladığını bilen Burdurluların bu sevinci çok yerinde dir.Onlar artık Burdur’un makus talihini yendiğini düşünerek bu heyacanı yaşamışlardır.
Ancak kalkınmanın motor gülerinden olan ulaşım kolaylığının , 75 yıl geçmesine rağmen hala ilerleme de pek bir yararının olmadığını bu gün o günü yaşayanlar acı bir şekilde hissetmektedirler.
İşte Burdurluların bu tarihi olayını o sıralarda Ortaokul ikinci sınıf öğrencisi olan Fahri Kayış, Türkçe öğretmeninin verdiği bir ödev de anlatmaktadır.Yazısı oldukça güzeldir.
Güzel olması da son derece doğaldır.Çünkü Fahri ; Türk hat tarihinde iz bırakmış büyük hattat Kayışzade Hafız Osman Nuri Burduri’nin torunlarındandır.Daha sonra Demirkaya soyadını almıştır.Burdur’un o devir tanınmış kişilerinden Kayışzade Nuri Bey’in oğludur.
Babasının zamanın Halk Fırkası şehir yöneticilerinden olması sebebiyle çocuk yaşta olmakla beraber bir çok olaya bizzat şahit olmuştur.
Burdur’u sürekli Yeşil Burdur olarak vasıflaması boşuna değildir.Osmanlı çağlarından beri Burdur bağ ve bahçeleriyle yeşillikler içinde olan bir yerdi.Fahri Demirkaya’nın ödev defteri halen arşivimizde bulunmaktadır.
Türkiye’nin unutulmaya yüz tutmuş tarihlerinden biri olan Burdur Tren Garı’nı hatırlayarak bu güzel şehrimiz ve bu tarihi yapıyı bize hatırlatarak bilgilendiren Değerli Hocamız Hayati Kuzucu’ya çok teşekkürler.
Kaynak: burdurtarihi