" Kadına şiddet haberlerinin gölgesinde yine bir  8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne girdik. Bugün sosyal medya hesaplarından Kadınlar günü kutlanıyor. Kişiler ve gruplar sevdiklerine değer verdiği kadınlarahediyeler gönderip, stk’lar ve siyasi partiler kadınlarımıza çiçek dağıtıyor. İktidarından muhalefetine bugün Kadına şiddete karşı mesajlar veriliyor. Peki biraz hafızamızı tazelemek adına geçmişe dönelim.
Yıl 2010 Ayşe Paşalı… 2006 yılında eşinden ayrılmak istemişti. Daha sonra barışıp devam etmişti. Bir akrabalarının düğününde dayı oğlusu ile dans ettiği için eşi tarafından dövüldü. Eşinin tecavüzüne uğradı. 2010 yılının haziran ayında eşinden boşandı. Eşi İstikbal Yetkin, Ayşe Paşalı’yı ıssız bir yere götürüp öldürmekle tehdit etti. Ayşe Paşalı şikayetçi oldu ama eşi gözaltına alınıp salındı. Koruma istedi kabul görmedi ve son olarak eşi tarafından 10 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Türkiye Ayşe Paşalı’yı gözleri mosmor haldeki bu fotoğrafı ile tanıdı.

 O günden sonra kendisi kadın cinayetlerinin sembol ismi haline geldi. Ülkemizde kadına şiddete karşı sesler yükseldi. Konferanslar verildi, platformlar oluşturuldu, kadına şiddet meclis gündemine getirildi.

Yürüyüşler yapıldı. Adeta insanlar 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlamak için birbirleri ile yarıştı. 8 ünlü kadın uğradıkları şiddet sonucu hayatını kaybeden kadınlarla empati kurarak "O ben olabilirdim" dedi. Farkındalık oluşuyor şiddet acaba azalacak mı derken ?
2010'dan bugüne 3000'den fazla kadınımız cinayete kurban gitti.  2021 yılında ise 47 kadınımız öldürüldü.  Kimisi gördüğü şiddete dayanamayıp ayrılmak istedi öldürüldü. Ayrıldı eski eş, sevgili tarafından yine öldürüldü, kimisi tacize, tecavüze uğradı ses çıkardı akrabaları öldürdü. Kimisi kıskançlık krize maruz kalıp öldürüldü. Şiddet gördüler. Bazıları dedi ki; öldürenin vardır bir bildiği, kimisi de dedi ki; rahat rahat evinde dursaymış. Sokakta tacize uğrayan oldu, metroda şortlu olduğu için tekme yiyen de. Peki kadınlar tüm bunlar neler işitti. Destek mesajları aldılar. Yine bazı kesim tarafından;  gecenin o vaktinde sokakta ne işi varmış, kısacık giyiniyorsa sonucuna katlasın vs.

Yaşamdan kopartılan 2 kadınımızdan daha basedelim. 18 Ağustos 2019 günü Emine Bulut kızının ‘’ anne lütfen ölme ‘’ ve kendisinin ‘’ ölmek istemiyorum ‘’ çığlıkları arasında eski eşi tarafından öldürüldü.

Nurtaç Canan, eşi Ragıp Canan tarafından vuruldu. Nurtaç Canan: Beni Ragıp vurdu, üzülmeyin, kurtuldum diyerek not yazdı. Kadınlarımız ölümü kurtuluş olarak görmeye başladı. Kadına şiddetin ve kadın cinayetlerinin geldiği nokta bu oldu.

 Ve neymiş; Kadınlar hayatlarına aldıkları insanı iyi seçmeliymiş ? Nerde sıkıntılı insan varmış onları seçiyorlarmış. Ne hikmetse öldürülen kadınlar kendilerine acı çektirmekten, şiddet görmekten memnun diyecekler. Sebep bu imiş. Kavun mu koklayıp seçsinler. Şiddeti babasından gören de babasını mı seçecek ?
Şiddete, tacize ve ölüme kılıf bulmak aradan geçen 10 senede kadın cinayetlerini 10’a katlamış. Unutmayın yarının Çağdaş ve Büyük Türkiye’sini beraber hep birlikte oluşturacağız. Eril ve sapkın dil ile kadınları hor görüp eşitliğin dışına itmeye çalışmak ile bir yere varılmayacağı ortada. Bugün kadınlarımız yaşama haklarının elinden alınmamasını istiyor. Bunu siyasetinden sivil toplum kuruluşlarına hep birlikte başarmak zorundayız. Artık yılın ilk cinayeti, yine kadın cinayeti gibi haberleri görmek istemiyoruz.
Şeyh Edebali’nin söylediği gibi  ‘’ İnsanı yaşat ki devlet yaşasın ‘’
Neşet Usta’nın söylediği gibi ‘’ Kadınlar İnsandır Biz İnsanoğlu ‘’
Aslında denklem bu kadar basit.
Öldürülmese bugünleri görebilecek; Ayşe Paşalı, Özgecan Aslan, Şule Çet, Pınar Gültekin, Zeynep Şenpınar, Duygu Delen, Münevver Karabulut,Aleyna Çakır Ceren Özdemir Emine Bulut Ve daha nicesi. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu olsun.

Yazıma Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü ile bitirmek istiyorum. "Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın..."
ABDURRAHMAN KUTLU